NALAN, EN BÜYÜK DERTLERİNDEN BİRİ “KAZANMAK” OLAN AMA ASIL BU HIRSLAR YÜZÜNDEN KAYBEDECEĞİNİ BİLMEYEN BİRİ
Beril Hanım merhaba, NOW ailesine hoş geldiniz :) Kariyeriniz boyunca birçok başarılı projede yer aldınız, şimdi ise “Kıskanmak” ile yeniden ekranlardasınız. Dizinin ilk bölümlerinden itibaren güzel tepkiler alındı. Siz bu ilgiyi ve geri dönüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle teşekkür ederim ve hoş bulduk. Siz gece gündüz bir işe gönülden emek verirken işin bir diğer sahibi olan seyircinin de ilgiyle, merakla ve yorumlarıyla sizinle birlikte yürümesi çok kıymetli bir durum. Her birine ayrı ayrı teşekkür etmek isterim.
Dizi, kıskançlık gibi hepimizin içinde bir şekilde var olan bir duyguyu merkezine alıyor. Bu temayı işlerken sizi en çok etkileyen taraf ne oldu?
Bir duygunun peşinde olmak devamlı derine doğru dalmayı gerektiriyor. Sanki ileriye doğru değil de derine doğru bir yolculuk peşindeyiz. Orası hem karanlık, bazen yalnızmış gibi hissettiren ama vardığınız aydınlandıkça sakinleşen ve hâlâ daha da karanlık bir tarafı olduğunu görebildiğiniz bir yer. Ben bitmeyen yolculukları çok severim. Detayları, görünenin ardına keşfi ve bazen yüzleşmek istemediğimiz, kaçındığımız durumlar ve hislerle cesurca yüzleşmeyi de severim. Ayrı bir merakım var diyebiliriz. Bu merak beni etkiliyor.
Gelelim Nalan’a… Canlandırdığınız karakterle ilk tanıştığınızda onu nasıl tanımladınız?
Nalan, kendisini sevmeyen ve kendisine saygı duymayan bir karakter bence. Dolayısıyla da bir başkasını da sevip onlara saygı duyabileceğini, başta kendinden başlamazsa yapamayacağını düşündüğüm bir karakter. Öz saygı ve sevgi sağlıklı sınırlarda olmayınca bir başkasıyla kendi arasına sağlıklı sınırlar inşa edemiyor. Ve en büyük dertlerinden biri “kazanmak” olan ama asıl bu hırslar yüzünden kaybedeceğini bilmeyen biri. Güçlüymüş gibi görünebilir bazen, kendisi de yaptıklarından ötürü güçlü hissedebilir ama asıl gücün bu olmadığını anlamazsa her zaman yenilecek biri. İnsan, kendine saygısı ve sevgisi olmadan girdiği her yolda sendelemeye ve çoğu zaman da kaybetmeye mahkûmdur. Çünkü bana göre asıl kazanç en başta insanın kendisidir.
Aslında Nalan, Nahid Sırrı Örik’in romanında yer almayan bir karakter. Peki siz, karakterinize hazırlanırken romanın orijinaline ne kadar başvurdunuz? Yoksa tamamen senaryoya mı sadık kaldınız?
Nalan’ın romanda olmasına gerek yoktu benim için çünkü Nalanlar gerçek hayatta var. Romandan feyz aldığım en önemli şey ise “kıskanmak” duygusunun nasıl ifade edildiğiydi. Nahid Sırrı Örik, Seniha’nın iç sesleri sayesinde aslında içten içe bu duyguya sahip olup eylemlerini böyle şekillendiren insanların derinliğini anlatıyordu. O hissi takip ettim.
Oynadığınız karakterin hangi yönüne “Ah, bu tam benlik!” dediniz? Hangi yönünü oynamak ise gerçekten zorlayıcıydı?
Şuursuzca yaptığı birçok eylem var. Önü ve ardıyla ilgilenmeden hatta etrafındaki insanların ne hissedeceğini önemsemeden, daha çok kendiyle ilgileniyor olmasının oynarken farklı bir özgürlük alanı sağlayacağını düşündüm. Böylesine fütursuz biri neler yapabilir acaba diye düşünmek beni cezbetti.
SETİMİZDEKİ HERKES YÜREKTEN GÜZEL VE YETENEKLİ İNSANLAR
Hem kamera önünde hem de arkasında işin ustalarıyla çalışıyorsunuz. Bu deneyim sizin için nasıl bir enerji yarattı, sizi nasıl etkiledi?
İşinde usta olmaları beni hâlâ bir öğrenci olmaktan hiç uzaklaştırmıyor ve bunu çok seviyorum. Ama ben daha çok iyi insanlar olmalarıyla ilgileniyorum; bu da hem işi bu kadar iyi icra ederken, işin bütün zorluklarına rağmen hâlâ saat kaç olursa olsun kibar, güler yüzlü ve içten olmaları bana “hayat işte böyle yaşanmalı” dedirtiyor.
Set ortamındaki enerjiniz nasıl? Oyuncu arkadaşlarınızla kimyanız nasıl oturdu?
Setimizdeki herkes yürekten güzel ve yetenekli insanlar oldukları, etrafa güzellikle baktıkları için hem eğlenceli hem de öğretici bir set ortamı var. Güzel düşünen, güzel bakan insanlar bir araya gelince kimyalar bir anda uyuştu zaten.
İlk rolünüzü aldığınız anı hâlâ hatırlıyor musunuz? O an size neler hissettirdi?
Bir belirsizlik bulutu vardı önümde. Her ihtimale karşı planladığımız bazı seçenekler vardı. Bir şekilde işimi yapacaktım çünkü. Ama bir anda o bulutlar dağıldı. Güneş açtı gibi oldu.
Peki sahne dışında denemek istediğiniz başka bir proje ya da sanat dalı var mı?
Yönetmenliğe çok merakım var. Kendimi o konuda geliştirmek ve belki bir gün bir şeyler yönetmeyi deneme haddini ve cesaretini kendimde bulmak istiyorum.
Eşiniz de sizin gibi bir oyuncu :) Aynı mesleği paylaşmak, hem iş hem özel hayat açısından sizin için nasıl bir deneyim oluyor?
Ersin, kendisi öyle biri olduğu için hangi mesleği yapıyor olursa olsun deneyimimiz hep olumlu olurdu diye düşünüyorum. Çünkü onun ruhu anlayışlı ve güzel biri. Aynı mesleği paylaşmak bana çok yardımcı oluyor çünkü onun oyunculuk konusunda çok yetenekli olduğunu düşünüyorum ve bunun yanında muhteşem bir izleyici gözü var. O yüzden onunla sohbet etmek beni hep geliştiriyor.
ERSİN İLE GİTTİĞİMİZ HER YERDE ORADA YAŞAYAN İNSANLAR GİBİ VAKİT GEÇİRMEKTEN ÇOK KEYİF ALIYORUZ.
Sosyal medya hesabınızı şöyle bir inceledik ve evliliğinizde çok mutlu olduğunuz görülüyor… Sizce bu uyumun ve mutluluğun sırrı nedir?
Maşallah diyelim öncelikle :) Valla sanki insanın buna gönlünün olması bence. Gönlü yoksa veyahut o gönül sönüyorsa yapacak bir şey yok.
Seyahat etmeyi çok sevdiğinizi görüyoruz. En favori destinasyonlarınız hangileri? Seyahat halindeyken en çok ne yapmaktan keyif alırsınız?
En sevdiğim yer Barcelona. Sanki ruhumun bir parçası orada ve her gittiğimde onunla buluşuyormuşum gibi hissediyorum. Bunda Gaudi’nin de etkisi büyük tabii. Ersin’le gittiğim her yerden çok keyif alıyorum. Zaten o an onunla gitmiyorsam muhakkak onunla tekrar gidiyorum. Biz gittiğimiz her yerde orada yaşayan insanlar gibi vakit geçirmekten çok keyif alıyoruz. Oranın güzelliklerini, yemeklerini keşfederken aceleci davranmayıp tadını çıkarıyoruz. Hayat belki kısa belki uzun ama biz her zaman o anda olduğumuz yerde var olup keyif alıyoruz.
Röportajımızın sonuna geldik :) Peki Beril Hanım, hem diziyi hem sizi takip eden hayranlarınıza iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı?
İyi ki varsınız. Hayat hep karşınıza güzel insanlar çıkarsın, siz de başka insanların güzel insanları olursunuz umarım.