“OLUVERSİN GARİ’NİN İNSANLARA TEBESSÜM OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Son olarak 2019 yılında bir dizi projesinde yer aldınız ve aradan geçen sürenin ardından NOW’ta yayınlanacak “Oluversin Gari” film serisi ile ekranlara dönüş yapacaksınız. Neler hissediyorsunuz? İzleyiciyi nasıl bir film serisi bekliyor?

Filmlerin izleyici ile karşılaşacağı an için çok heyecanlıyım. Yöresel komediler sevilen işlerdi her zaman ve geçirdiğimiz bu can sıkıcı pandemi sürecinde insanlara tebessüm olacağını düşünüyorum. Film serisi pek alışılmış film dili değil o yüzden geri dönüşler için de meraklıyım. Ben çok keyifliyim bu projede olmaktan ve umarım izleyen herkes te bu keyfi paylaşacaktır.

 “ARKEOLOJİYE HER ZAMAN İLGİM VARDI”

 İlklerin hayatımızda unutulmaz bir yeri vardır. Bu açıdan bakıldığında “Oluversin Gari” kariyerinizde yer aldığınız ilk film tecrübeniz olacak. Yeni rolünüze nasıl hazırlandınız?

Aslında film ve dizi diye ayırmayı doğru bulmuyorum. Her karakteri en doğru ve en iyi şekilde canlandırmaya çabalıyorum. Her karakter şahsına münhasır ve özeldir. Güney bir arkeolog... Ki arkeolojiye ilgim her zaman vardı. Bu yüzden daha fazla kitap okudum, daha fazla arkeolog gözlemledim. Mesela Muhibbe Darga Türkiye’nin ilk kadın arkeologlarından biri, biyografisi okunduğunda etkilenmemek mümkün değil. En uygun Güney’e ulaştığımda ise karakterimi giydim...

Filmde hayat verdiğiniz Güney, entelektüel birikimi yüksek, salaş bir tarza sahip, muhalif kişiliği ile bilinen bir arkeolog. Onun sahip olduğu bu yaşam tarzı ve yönleri için siz neler söylemek istersiniz? Karakterin sizi en çok etkileyen yönleri neler oldu?

Arkeologlar geçmişin karanlığını aydınlatır. Bugündense düne yönelirler ancak Güney iki farklı zaman dilimine de hâkim bir karakter... En çok bu ilgimi çekti... Güney sadece geçmişi değil, bugünü de aydınlatmaya çalışıyor…

“DÖRT YAPRAKLI BİR YONCA GİBİYİZ”

Set ekibi ve rol arkadaşlarınız ile eğlenceli anlar geçirdiğinizi Instagram üzerinden paylaştığınız hikayelerden görüyoruz  Setteki ortamı ve rol arkadaşlarınızla olan uyumunuzu nasıl değerlendirirsiniz? :)

Dört yapraklı bir yonca misali. Çok güzel, çok enerjik bir ekibiz. Burada oyuncular, yönetmenimiz Hasan Doğan ve yapım ekibi arasında inanılmaz bir bağ, bir dostluk var. Bunun ekrana yansımaması zaten mümkün değil…

“MİLAS, İSTANBUL’UN HAVASINDAN SONRA ÇOK İYİ GELDİ”

Film çekimleri Muğla’nın, doğası, havası ve masmavi deniziyle, gitmiş olan hemen herkesi büyüleyen Milas ilçesinde yapılıyor. Böylesi büyüleyici bir yerin, ekip arkadaşlarınızı da cezbettiğine eminiz. Set bitiminde veya set aralarında kalan zamanınızı Milas’ta neler yaparak geçiriyorsunuz? Eski bir yüzücü olarak denize girebilme fırsatınız oldu mu şimdiye kadar? :)

İstanbul’un havasından sonra çok iyi geldi... Denize girdim ama manzarasının, havasının ve yeşilliğinin tadını çıkarıyorum diyelim...

Bir röportajınızda sporu ve spor yapmayı “olmazsa olmazınız” olarak gördüğünüzden bahsetmiştiniz. Yüzücülük haricinde ilgilendiğiniz farklı sporlar da var mı?

Evet, ata binmeyi çok seviyorum. İstanbul’da sürekli koşuya çıkardım sabahları ama şu an pek mümkün olmuyor, genellikle spor olmazsa olmazlarımdan...

 Oyunculuk haricinde, ilerleyen zamanlarda gerçekleştirmek istediğiniz, hayalini kurduğunuz bir projeniz var mı?

Henüz oyunculuk dışında gerçekleştirmek istediğim bir projem yok... Belki hala demleniyordur kim bilir :) 

 Oyunculuk kariyerinizde, canlandırdığı rolleri ve yer aldığı projelerini takip ettiğiniz, aynı zamanda size de ilham kaynağı olan bir isim var mı?

Daniel Day Lewis var... Efsane aktör... Canlandıracağı karaktere bürünmek için çok ciddi bir hazırlık sürecinden geçiyor... Hayatının bir kısmını o karakter olarak yaşıyor. Oyunculuk başarısı arka arkaya aldığı Oscar’lardan zaten belli ancak en büyük özelliği işini fazlasıyla ciddiye alması... “My Left Foot” filmindeki Christy Brown en hayran olduğum karakteriydi... Adamın her filmi ders niteliğinde.

Oyuncu olmaya karar verdiğiniz ilk andan bugüne kadar sizi destekleyen ve yanınızda olan kişiler kimler oldu?

Öncelikle annem; her zaman en büyük destekçim. Sonrasında çok yakın arkadaşım Burakhan, Kerem, Gökhan… Bu isimler hayatımın olmazsa olmazlarıdır...

 “HALA HEDEFLERİME ULAŞABİLMİŞ DEĞİLİM”

 Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuarı’nda henüz tiyatro eğitimi aldığınız dönemdeki hedefleriniz ile şu an bulunmuş olduğunuz noktada sahip olduğunuz hedefler arasında ne gibi farklılıklar var? Bu hedeflere ulaşabildiniz mi? Hedefleriniz farklılık gösterdi mi?

Hedeflerim değişmedi ama hala tam anlamıyla ulaşabilmiş değilim... Öğrenciyken çıtayı en üste koyarsınız... Bu yüzden o noktaya daha var. 

“HER ZAMAN EN İLERİSİ, EN YARARLISI İÇİN SAVAŞIRIM”

Birand Tunca’yı sizden dinlemek istesek… Bize biraz kendi kişiliğinizden, karakterinizden, hayata bakışınızdan ve düşünce yapınızdan bahseder misiniz?

Heyecanlıyımdır hayata karşı... Meraklı ve atılganım... Denemekten ve öğrenmekten korkmam... Her zaman en ilerisi, en yararlısı için savaşırım... Akışta kalmayı tercih ediyorum, hayatımdaki şeyleri fazla büyütmeden kendi içimde tutarlılığı olan duygular yaşamaya çalışıyorum. Bana zarar verecek her şeye karşı tavrım net. Genelde kaostan beslenmeyen ve her şekilde ne oluyorsa en hayra oluyordur kısmına çok inandığım ve yaşadığım bir süreçteyim.

Ekranlarda yer almadığınız süreçte ve pandemi dönemi boyunca neler yaptınız? Vaktimizin çoğunu evlerimizde geçirdiğimiz dönemde siz zamanınızı nasıl değerlendirdiniz?

Nadasa çekildim... Sanırım şimdi de biriktirdiklerimi harcamaya başlıyorum :) Çok kitap okuduğum, biraz felsefeyle, biraz tasavvufla ilgilendiğim bir dönemdi… Çok şey kattı hayatıma diyebilirim. Mesela tevekkülde kalmanın hayatımdaki değişimlerini sayamam bile :) Mucizelere inanın…

“HEPİMİZ BİRBİRİMİZE GÖRÜNMEYEN İPLİKLERLE BAĞLIYIZ”

Doğa ve hayvanlar ile aranız nasıldır? Sosyal medyada yaptığınız paylaşımlar arasında, Mars adında bir kediniz olduğunu gördük. Birlikte neler yapıyorsunuz?

Hayvanları sevmeyen insan olur mu? Çok seviyorum, Mars benim uğurum. Şimdi yanına Mango geldi, kardeş o da Sfenks… Onlara karşı aşırı bir hayranlığım var :) Sadece hayvanlar da değil… Doğa, diğer canlılar bizden ayrı değiller ki, aslında hepimiz birbirimize görünmeyen ipliklerle bağlıyız zaten...