“HÜLYA AVŞAR HAYRAN OLDUĞUM BİRİYDİ, TANIYINCA HAYRANLIĞIM DAHA DA ARTTI”
Sizi Masumiyet dizisinde Banu karakteriyle izliyoruz. Proje seçimi yaparken mutlaka birçok unsura dikkat ediyorsunuzdur, bu dizide yer almak ve bu karakteri canlandırmak konusunda kararınızı etkileyen başlıca faktörler nelerdi?
Benim için en çekici şey iyi bir hikaye anlatılıyor olması. Çünkü iyi bir hikaye varsa ve güzel bir dille senaryolaştırıldıysa izleyicisini bir şekilde bulur diye düşünüyorum. Yönetmenlerimiz Ömür Atay ve Zeliha Orman yapıyı çok güzel kurdular ve çok iyi bir dille anlatıyorlar. Oyuncu kadrosunda zaten muhteşem isimler var. Hülya hanım (Avşar) onu tanımadan önce de hem güzelliğine hem enerjisine hayran olduğum biriydi, tanıyınca hayranlığım daha da arttı. Çok şey öğreniyorum kendisinden, birlikte oynadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Mehmet Bey'le (Aslantuğ) aynı sette olmak, beraber bir hikaye anlatıyor olmamız bazen hala rüya gibi geliyor. Mehmet Bey hem aktör olarak, daha önemlisi insan olarak hayata karşı duruşuyla, açıklamalarını, söylemlerini takip ettiğim birisiydi. Şimdi onunla da aynı hikayenin içinde olmak çok cool. Deniz Çakır inanılmaz titiz, çalışkan, disiplinli ve partnerim Tolga Güleç çok doğal, eğlenceli, çok yetenekli. Genç oyuncu arkadaşlarımla sahnelerimizi keyifle oynuyoruz. Senaristimiz Sırma Hanım oyuncu olmamın dışında bir TV izleyicisi olarak da yazdığı hikayeleri hep merakla takip ettiğim birisiydi. Yaşadığımız şu dönemde, onun kaleminden çıkan yani bir kadın senaristin yazdığı cesur bir kadın hikayesinde yer almam, bir kadın olarak beni ayrıca çok mutlu etti. Yazmak, bir dünya kurmak, bir hikaye anlatmak, dünyanın en zor işlerinden biri olsa gerek. Sırma Hanım bunu tek başına her hafta yaklaşık bir sinema filmi uzunluğunda yapıyor. Bu bence çok saygı duyulası ve çok zor bir şey. Bir hemcinsi olarak hem gurur duyuyor hem de çok imreniyorum bu başardığı duruma. Dolayısıyla böyle bir yapımın, bu oyuncu kadrosunun içinde olduğum için çok iyi hissediyorum. İşin asıl kahramanları yönetmenlerimize muhteşem resimleriyle işin dünyasına çok şey katan görüntü yönetmenimiz Ümit Çakmaksoy'dan kameramanlarımıza, ışık ekibimize, kostüm ve saç makyaj ekibimize, hiç durmadan çalışan müthiş set ekibimize, prodüksiyona, bizi hiç çay kahvesiz bırakmayan Cemali'ye çok teşekkür ediyorum. Hepsi “Bu projede iyi ki varım” dedirtiyorlar.
Banu aslında çok hırslı, çok yırtıcı bir plaza kadını. Henüz iç dünyası ile ilgili çok şey bilmiyoruz ama onun da duvarlarını yıkacak bazı unsurlar vardır elbette? İzleyici önümüzdeki bölümlerde Banu karakteriyle ilgili ne yönde bilgiler edinecek?
Banu dizideki hemen hemen bütün karakterlerle ilişkisi olan biri. İki aileyle de yakın temasta olduğu için bütün olayların ortasında kalıyor, her şeyde parmağı var ve hemen bir strateji belirliyor. İleriki bölümler ne getirecek bilemem ama manipülatif kişiliğiyle olayları nasıl yönlendirdiği, karakterin mindset'ini anlayıp, bol bol izleyeceğiz.
“TİMUR’UN EŞİNİN KIYMETİNİ ANLAMASINI BİR KADIN OLARAK ÜMİT EDİYORUM”
Banu karakteri iki yıldır Timur ile yasak bir ilişki yaşıyor. İkiliyi birbirine bağlayan nedir, ne tür bir ilişkiyi, aralarındakini nasıl tarif edersiniz ve zamanla nereye evrilecek sizce?
Ben de bu konu üzerine düşündüm. Şu an görünen Banu, Timur'la çıkar sebebiyle bir ilişki yürütmüyor. Her ne kadar Banu kritik zamanlarda stratejik bir insan olsa da bu ilişkiden keyif aldığı için sürdürüyor diye düşünüyorum. Çok fazla vicdanla, etikle bir sorunu yok gibi de duruyor. Kariyerine zarar vermediği bir konfor alanında kalırsa bu ilişkiye devam eder gibi geliyor. Ama aldatan koca Timur’un günün sonunda çocukları ve eşi için onca fedakarlıklar yapan karısının kıymetini anlamasını ve hayatını sorgulamasını bir kadın olarak ümit ediyorum.
“EŞİM ŞAHİN MASUMİYET’İ SEVEREK İZLİYOR”
Eşiniz Şahin Irmak da sizin gibi oyuncu. Masumiyet’i izliyor musunuz birlikte? Banu karakterindeki oyunculuğunuzla ilgili nasıl yorumları oluyor?
Oyunculukta fikrini önemsediğin insanlardan geri dönüş alabilmek çok avantajlı bir durum. Ekrana çıktığınız anda herkes doğru veya yanlış bir sürü eleştiride bulunuyor, orası gayya kuyusu, düşmemeye çalışıyorum. Ama bunun yerine fikrine önem verdiğim insanlarla konuşmayı ve geri dönüş almayı daha değerli buluyorum. Şahin de benim oyunculukla ilgili söylediklerini kıymetli bulduğum biri olduğu için mutlaka sahneler üzerine konuşuyoruz. Bütün bunların dışında kendisi severek izliyor diziyi.
“MUHABİRLİK İNSAN TANIMAK VE GÖZLEMLEMEK AÇISINDAN BENİM İÇİN ÇOK FAYDALI OLDU”
Çok eskiden haber muhabiri olarak çalıştığınızı ancak bunu meslek olarak yapmak istemediğinize karar verdiğinizi biliyoruz. Başka bir röportajınızda “Bugünkü ben olmamda zamanında muhabirlik yapmamın çok avantajını yaşıyorum” demişsiniz. Ne gibi avantajlar bunlar?
İyi bir muhabir masabaşı haber yapmak yerine çıkar dışarı, havayı koklar, hayata dokunur... Mikrofonu uzatırsın ve o yoldan geçen kişi evine ekmek götüremediğini, ilacını bulamadığını anlatır, oturduğu mevkide üst geçit yapılmadığı için ölenleri, sadece bir dakika içinde özelini, hayatını, derdini sana anlatır. Bir oyuncu olarak da sizden istenen o dokunduğunuz insanların hayatını gerçekçi bir yerden ve detaylarıyla anlatabilmeniz. Hayatın doğal akışında, konuştuğunuz birinden yakın olsanız bile duyamayacağınız şeyleri muhabir o mikrofonu uzatınca duyar. Dolayısıyla muhabirlik yapmak, insan tanımak ve gözlemlemek açısından benim için çok faydalı oldu.
2006’da Miss Turkey’de derece aldıktan sonra hayat sizin için nasıl değişti?
Oyunculuk teklifleri geldi, daha özgüvenli bir yerden baktım hayata belki…
Spor alanında da başarıları olan bir oyuncusunuz. Kürek sporunda uluslararası dereceniz bulunuyor ve ayrıca Tekvando sporunda siyah kuşaksınız. Küreğe veya tekvandoya devam ediyor musunuz, bir gün canlandırdığınız karakterlerde yeteneklerinizi kullanmak ister misiniz?
Tabii, yeri geldiğince kullanıyorum… Daha önce çekimlerde kürek de çektim, ata da bindim, ok attım ve çok dövüş sahnesi yazıldı. Oyuncuların yetenekleri doğrultusunda senaryo da uygunsa bir takım şeyler karaktere adapte ediliyor…
Yoğun set temposunda köpeğiniz Tesla ile zaman geçirmeye fırsat buluyor musunuz?
Hayatımızı Tesla’ya göre şekillendiriyoruz. Kaçta uyuyacağız, kaçta uyanacağız, işe, tatile, nereye gitmemiz lazım… Hepsini, şartları Tesla’yı yanımıza alacak şekilde organize ediyoruz. Bu sayede hiç yalnız kalmıyor…
“MESAFELİ HAYATTAN PEK HAZZETMİYORUM”
Pandemi dönemi sizin için nasıl geçiyor? Başka bir röportajınızda çözüm odaklı bir bakış açınız olduğundan bahsetmişsiniz, bu süreçte kendinize ne gibi çözümler buldunuz?
Hala set haricinde kalabalığa girmemeye özen gösteriyorum. Pandeminin ilk zamanlarındaki gibi olmasa bile, hijyen konusunda daha özenli davranıyorum. Arkadaşlarımla mutlaka açık havada sosyalleşiyorum. Ama çok özledim eski hayatımızı. Mesafeli hayattan pek hazzetmiyorum.
Yapmayı en çok özlediğiniz şey nedir?
Konsere, sinemaya, tiyatroya gitmeyi, gece dışarı çıkmayı, insanlara sarılmayı özledim…