“GÜLMEKTEN ÇEKEMEDİĞİMİZ SAHNELER OLUYOR”
Son Yaz bu akşam 5. bölümüyle NOW ekranlarında olacak. Çekimler nasıl geçiyor?
Çekimler gayet iyi gidiyor. Hem oyuncu kadrosu, hem teknik ekibimiz kısacası herkes işini keyifle ve titizlikle yapıyor o yüzden herhangi bir sorun yaşanmıyor. Kendimi sette çok iyi hissediyorum, yüksek enerjiyle çıkıyorum sete. Bazen gülmekten çekemediğimiz, toparlamakta zorlandığımız sahneler oluyor. Seviyorum Son Yaz’ı. Her şeyiyle.
“BU ROLÜ YAPIMA TERS OLDUĞU İÇİN ÇOK İSTEDİM”
Dizide Eray Duraner karakterine hayat veriyorsunuz. Eray atılgan ve girişimci bir karakter. Sizin de girişimci bir ruh olduğunuzu söyleyebilir miyiz, Eray’ın bu özelliği sizde de var mı?
Nereden baksanız Ağustos’tan beri Eray’la yatıp, Eray’la kalkıyorum. Yakın arkadaşlarım süreci bilir. Bu rol ilk geldiğinde gerçekten çok heyecanlanmıştım. Klişeye düşmek istemem ama öyle. Bazı işlerde sizi çok isterler, bazılarında siz çok istersiniz ve kendi şansınızı yaratmanız gerekir. Bu rol benim için öyle oldu. Role çok yükseldiğim için bu işte sıkıştıran taraf ben oldum. Hatta Burak Hoca’yla ilk toplantımızda “Ben bu rolü almaya geldim hocam.” demiştim. O da bana güvendi, sağ olsun. Yani girişimci ve atılgan derken neyi kastettiğimize bağlı. Eray tehlikeli sularda yüzen bir arkadaşımız. Ben hayatı oralarda yaşayan biri değilim; keza bu rolü yapıma fazlasıyla ters olduğu için çok istedim. Tecrübe etmek istedim. Girişimci diyemem kendime ama Eray gibi sosyal ve atılganım diyebilirim biraz.
“ERAY SİNİR BOZUCU OLABİLEN BİR KARAKTER”
Karakterinizle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız bugüne kadar? Takipçileriniz Eray’ın en çok hangi yanını sevdi veya sevmedi?
Yapısı gereği gerçekten sinir bozucu olabilen bir karakter. Bazı arkadaşlarımın aileleri izlerken sürekli “Yunus gerçekte böyle biri değil, değil mi?” diye sorup emin olmak istemişler :) Eray renkli bir karakter. Ben ona hak veriyorum. Hak vermezsem, oynayamam zaten. Böyle bir hayatı var ve bu hayatı biliyor sadece. O da her insan gibi çok katmanlı. Gerçek. Ben Eray’a ikna oldum, olması gereken de buydu zaten. Bununla beraber oyunculuk üzerinden güzel yorumlar aldım, beni çok mutlu etti. Önceki işlerime göre fazlasıyla ters köşe bir rol. Riskli ama iddialı. Seyircimize geçirebildiysem o hissiyatı, ne mutlu bana.
“UMARIM İZMİR’DE YAŞLANIRIM”
Bir İzmirli olarak dizinin çekimlerinin Çeşme’de devam ediyor olması hoşunuza gidiyor olsa gerek. İzmir’in en çok nesini özlüyorsunuz İstanbul’dayken?
Tabii ki çok hoşuma gidiyor. Havası, doğası her şeyiyle buraya ait hissediyorum kendimi. Umarım burada yaşlanırım. İstanbul’dayken en çok ailemi özlüyorum. Bir de köpeğim var. 2 sene önce sahiplenmiştim çocuğu. O da burada kalıyor ailemle. Onu da özlüyorum. Bunlar dışında İzmir lezzetlerini, denizi, doğayı, Bostanlı’yı özlüyorum. Arkadaşlarımı. Pandemi öncesi sahneye çıkıp müzik yapardık burada eskiden. Seyirciyle dip dibe şarkı söylemeyi de özledim.
“SIRTIMDA ÇANTAM, ELİMDE GİTARIM TEK BAŞIMA İSTANBUL’A GELDİM”
Seneler önce bir hafta içinde karar verip, bavulunuzla İzmir’den İstanbul’a gelmişsiniz. Tek başınıza mı geldiniz? Size İstanbul’da destek olan biri var mıydı ve bu kararınızdan pişman olduğunuz oldu mu hiç?
Aynen öyle oldu. Tek başıma geldim, Kabataş İskele’de indim vapurdan. Bavullarım, sırtımda çanta, elimde gitarım. Tam bir klişe olarak geldim İstanbul’a. Can dostum diyebileceğim bir arkadaşımın yanına yerleştim. İyisiyle, kötüsüyle, zorluklarıyla, neşesiyle çok güzel günler yaşadık. Hep destek olduk birbirimize. Sonra onun nikah şahidi oldum zaten yakın zamanda. Onun dışında destek olan yakınlarım oldu, hepsine minnettarım. Hiç pişman olmadım geldiğime. Evet zorlandım ama hep iyi ki diyorum. İyi ki gelmişim ve iyi ki bu işi yapıyorum. Hissetmeyi seviyorum bu işi yaparken.
“İLK OYUNCULUK GÖRÜŞMELERİM FACİAYDI”
İstanbul’a geldikten sonra oyunculuk hayatınız nasıl başladı? İlk oyunculuk görüşmeleriniz nasıl geçmişti?
Ben normalde kamera arkasından geliyorum. Lisans diplomam da görüntü yönetmenliği üzerine. Çeşitli tecrübelerim oldu kamera arkasında. Kablo sardım, ışık taşıdım, bilgisayara görüntü aktarımı yaptım, bum tuttum. Birçok şey denedim. O zamanlar birkaç yakınımın aklıma girmesiyle oyunculuğu araştırmaya başladım. İlk sete çıktığımda bunun eğitimsiz asla olmayacağını bizzat tecrübe ettim ve oyunculuk eğitim hayatım başladı. Sadece eğitime odaklandım uzun bir süre. Ümit Çırak’la başladı bu serüven. Hakkı ödenmez. İlk görüşmelerim genelde faciaydı. Kontrol edilemeyen bir heyecan, kötü oyunculuklar, utanç verici performanslar… Hepsini yaşadım. İyi de oldu. Şimdi gülerek hatırlıyorum. Bir yerlerden bulsak da izlesek 8-9 sene önceki auditionları :)
Oyunculuğa yeni başlayan kişilere ne gibi önerileriniz olur?
Kesinlikle eğitim. Ve tabii ki belli bir seviyeye geldikten sonra yavaş yavaş tecrübe edinmek adına sahneye ve sete çıkmalarını önerebilirim. Deneyim beraberinde rahatlık ve özgüven getiriyor. Ne kadar erken o kadar iyi.
Oyunculukta kendinize örnek aldığınız isimler var mı?
Bir düşüneyim hızlıca… Örnek almak demeyelim de oyunculuklarını çok beğendiğim birkaç kişiyi söylemeye çalışayım; Javier Bardem, Sean Penn, Meryl Streep aklıma gelen ilk 3 isim oldu. Sayamadığım çok aktör var daha.
“SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNDE YER ALMAK İSTERİM”
17 Aralık doğum gününüzdü ve takipçilerinizin destekleriyle SMA hastası çocuklara umut olmak istediniz, onları bağış yapmaya davet ettiniz. Aldığınız sonuçlardan memnun kaldınız mı? Sizi ileride sosyal sorumluluk projelerinde de görebilecek miyiz?
Maalesef istediğimiz sonucu elde edemedik ama en azından denedik. Çok büyük meblağlara ihtiyaç var biliyorsunuz. Devede kulak kalıyor ama bir şeyler için çabalamak ve insanların ellerinden geldiğince destek olmaya çalışmalarını görmek çok değerli. Tabii ki belli sosyal sorumluluk projelerinde yer almak isterim ve güzel şeylerin parçası olmak beni mutlu eder. İlerleyen zamanlarda bakacağız.
Yunus Narin’in sıradan bir günü nasıl geçer?
En sıradan günüm: Güzel bir kahvaltı, spor, müzik. Akustik gitarım yanımda, pratik yapıyorum biraz. Sevdiklerimle pozitif bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Sadece sohbet etmek bile olabilir. Bu aralar doğa yürüyüşü rutinim var. İyi hissettiriyor. Fotoğraf çekiyorum. Benim çocukla (köpeğim Misto) oynuyoruz bir de…