Kefaret dizisi bu akşam ilk bölümüyle izleyiciyle buluşacak. Nasıl bir dizi Kefaret, sizden birkaç cümleyle dinleyebilir miyiz?
Toplumda kabul gören ‘elaleme karşı mutlu yuvalarında sıcacık bir aile’ görünümü veren, evcilik oyununun her kuralını yerine getiren, orta üst sınıf çiftimizin çocuğu kaçırıldıktan sonra aslında pembe panjurlu evlerinin sırça bir köşk olduğunu anlama süreci… Kaçırılma olayından sonra paramparça olan, yalanlarla ayakta durduğu ortaya çıkan bu yuvada tüm gerçekleri öğrendikçe deliren bir kadın, suçluluk duygusuyla ayakta kalmaya çalışan ergen bir erkek çocuk, aileyi bir arada tutmaya çalışan geç kalmış bir babanın hikayesi.
Kefaret’in senaryosu elinize ulaştığında ve Zeynep Çınarlı karakterini incelediğinizde, sizi en çok etkileyen ne oldu?
Zeynep ailesine karşı tüm sorumlulukları fazlasıyla yerine getiren, yuvasını sahiplenen, zeki, komik, çok güçlü, gerektiğinde gereken kişilere karşı acımasız olabilen bir kadın.
“İZLEYİCİLERİN KARAKTERLERİ SAHİPLENMELERİNİ İSTERİM”
Dizinin tanıtımları hem merak uyandırıyor hem de drama duygusu güçlü bir işin geldiğinin sinyallerini veriyor. İzleyici ne hissedecek Kefaret’le?
Dizimiz bir ailenin parçalanış öyküsü! O ailenin başına gelenleri izlerken zaman zaman kendilerinden bir şey bulacaklar, bazen “Ay iyi ki benim başıma gelmedi böyle bir şey” diyecekler! Karakterleri arkadaşları, eşi, dostu gibi sahiplensinler isterim ben şahsen. İnşallah olur.
“KEŞKE VİCDAN FİLMİNE EK SAHNE ÇEKMEK İÇİN ISRAR ETSEYDİM”
1998 yılından bu yana birbirinden başarılı dizi ve filmde rol aldınız. Şimdi geriye gidebilecek olsanız, hangi sahneyi yeniden canlandırmak isterdiniz?
Sahne değil ama ‘Vicdan’ filmini çok severim fakat filmin bütünü kopuk kopuk! Keşke ek sahne çekmek için ısrar etseydim diye düşünürüm.
“CANNES’DA TARANTİNO’YLA GÖZ GÖZE GELDİK”
Oyunculuk kariyerinizden unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Cannes Film Festivali’ndeyiz! Yıl 2007, sahnede Martin Scorsese var! Söyleşisini dinleyeceğiz, salonda bin kişi falan var! Bizim film bir önceki gün gösterilmiş. Beni tanıdılar, röportaj yapıyorlar oturduğum yerde, çok havalıyım! Herkes ‘kim bu kız?’ diye merak ediyor. Birden röportaj yapan kişiler çığlık çığlığa beni bırakıp arkada yeni gelen Tarantino’nun yanına koştular :) Tarantino’nun kolunda da Didem Erol! Az sonra George Clooney geldi! Aynı basın çığlık çığlığa oraya gidince Tarantino’yla göz göze geldik! İçimden ‘’Yaaa Taro bu işler böööleeee’’ dedim!
“RESİMLERİMİN AVRUPA’DA SERGİLENMESİNİ İSTİYORUM”
Uzun zamandır resim yapıyorsunuz, birbirinden güzel tablolarınızı sosyal medya üzerinden takipçilerinizle de paylaşıyorsunuz. Hatta geçtiğimiz Mart ayında bir sergi açtınız ve serginin bağışlarıyla çocukların eğitimlerine katkı sağladınız. Nasıl geri dönüşler aldınız sergiyle ilgili? Pandemi sonrasında yeni bir sergi planınız var mı?
Ekim ayında Viyana ve Berlin’de sergilenecekti resimler! Ama pandemi maalesef! Seneye Avrupa’da sergilenmesini istiyorum! Şu dönemler bitsin olacak.
“HEPİMİZ ÜZERİMİZE DÜŞEN SORUMLULUĞU ALMALIYIZ”
Sosyal sorumluluk projelerine önem verdiğinizi biliyoruz, özellikle çocuklar konusunda çok duyarlısınız. Kadın hakları ile ilgili görüşlerinizi de sıklıkla ortaya koyuyor, takipçilerinizi de bu konuda cesaretlendiriyorsunuz. Kadınlarla ilgili bir sosyal sorumluluk projesinde de görür müyüz sizi yakın gelecekte?
Tabi ki her gün kadınlarımızın katledildiği bir yerde hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu almalıyız! Daha yüksek sesle haykırmalı! Ayrıca sadece bizim değil, tüm dünyanın sorunu hala! Oscar törenlerinde kadın yönetmenler ödül alamıyor. İlk defa ABD’de bir kadın başkan yardımcısı oluyor…
Karantina döneminde en çok nelere vakit ayırdınız?
Aslında dönem dönem değişti! Önce durumu anlayabilmek için bütün komplo teorisyenlerini dinleyip beynimi yaktım! Sonra hastalık paranoyası süreci geldi. O zaman temizlik hastası oldum… Sonra kabullenme ve ‘zamanımı boşa harcamayayım’ sürecinde kitap okuma, proje üretme, kaçırdığım filmleri izleme dönemleri oldu.
Kitap okumayı çok seviyorsunuz hatta takipçilerinize “Emile Zola”yı okumalarını önermişsiniz. Evlerimizde vakit geçirdiğimiz bu dönemde, başka kitap ya da yazar önerileriniz de olur mu?
Ohooo çok var :) Oğuz Atay okunmalı, Zülfü Livaneli okunmalı. Murat Menteş… Var da var :)
“OYUNCULUK OKUMAMI AİLEM DESTEKLEMEMİŞTİ”
Oğlunuz İngiltere’de oyunculuk eğitimi alıyor. Bu mesleği seçmesinden sizin etkiniz ne oldu? Hem oğlunuza hem oyunculuk eğitimi alan tüm gençlere bu yönde vermek isteyeceğiniz en önemli tavsiye ne olur?
Asla meslek seçiminde etkili olmam çünkü herkes sevdiği mesleği yaparsa hem başarılı hem de çok mutlu olur! Benim oyunculuk okumamı ailem desteklememişti! Çok zorluk çektim açıkçası! Tavsiyem ise, öncelikle şunu sorsunlar kendilerine: ‘Ünlü mü olmak istiyorlar, oyuncu mu olmak istiyorlar?’ Ünlü olmak kolay! Oyuncu olmak için ise her şeyle çok ilgili, meraklı ve cesur olmak gerekiyor!
“BİRİNCİ SINIFI OKUMADAN İKİNCİ SINIFA GEÇTİM”
Bir başka röportajınızda öğrencilik yıllarınızda çok çalışkan olduğunuzu belirtmişsiniz. Favori dersleriniz hangileriydi? Lise yıllarınızda hangi mesleği seçmek istiyordunuz?
Ben birinci sınıfı okumadan ikinci sınıfa geçenlerdenim. İnektim evet! Ama mesela Fen hiç ilgimi çekmezdi! Matematik ve sosyalde iyiydim! Güzel sanatlar istiyordum hep ama olmazsa psikoloji ve felsefe ilgimi çekiyordu…
“YAVAŞLIĞA TAHAMMÜL EDEMİYORUM”
Nurgül Yeşilçay’ı 3 kelimede tanımak istesek, bu 3 kelime ne olurdu?
Hızlı (yavaşlığa tahammül edemiyorum), kontrol freak, İki işi aynı anda yapamayan.