“Bay Yanlış” senaryosunda sizi etkileyen faktörler neler oldu? Bize teklif aşamasından bahseder misiniz?

Birçok faktör var aslında ama senaryo okurken baktığım yegâne şey hikâye ve dramatik yapısı. Yapılan işin hikayesi sağlamsa ve doğru parametreler bir araya gelmişse, o işin sırtının yere gelmeyeceğini düşünenlerdenim. Diğer faktörlerse daha önce de çalışma fırsatı bulduğum senaristimiz Aslı Zengin’in kalemi, Gold Film ve NOW ailesi… Adem’le Havva’dan bu yana bitmeyen kadın erkek ilişkilerini hem erkek gözünden hem de kadın gözünden irdeleyen, aslında doğru bildiklerimizin yanlış, yanlış bildiklerimizin de doğru olduğunu anlatan bir romantik komedi ama aynı zamanda dramaturjisi sağlam bir hikâye oluşu beni cezbetti diyebilirim. Hikâyede anlatılan bütün karakterlerin hayatta bir karşılığı var. İnandırıcı olması hem izlenebilir kılıp eğlendiriyor, hem de kadın erkek ilişkisine tepeden bir bakış atıyor.

"SETLERE DÖNDÜĞÜM İÇİN ÇOK MUTLUYUM."

Dizi setlerini özlediniz mi? En son “No:309” dizisinde yer almıştınız.

Çoook :) Özlemez miyim? Her aşaması o kadar kıymetli ki :) Uzun bir ara gibi geliyor ama 65 bölüm süren yoğun bir set dönemi geçirdikten sonra biraz dinlenmek, ertelediğim, özlemini duyduğum birçok şeyi yapma fırsatım oldu. Bu ara bana çok iyi geldi ve kafamı sıfırlayıp tekrar setlere döndüğüm için çok mutluyum. No:309 dizisi benim kıymetlilerimden; Hem oynadığım Nilüfer (nam-ı diğer Nünü) :) karakteri hem de muhteşem dostluklar, kurduğum samimiyetin sevginin öncelik olduğu bir sürü anıyla, hep özel kalacak.

Cansu Akman karakterinin hangi yanlarını seviyorsunuz? Bu karakterin zorlukları da var mı size göre?

Cansu karakteri benim daha önce hiç oynamadığım bir karakter, o yüzden kıymetli. Oynarken değişik duygular keşfetmeme sebep oluyor. Renkli, ayakları yere basan, zeki, ne istediğini bilen, yıkılsa da belli etmeyen güçlü bir karakter Cansu. Ailesi ve arkadaşlarıyla olan ilişkisi samimiyet üstüne kurulu… Kafasına koyduğu şeyi yapan, ilişkisinde yaptığı taktikler ve Levent’le olan ilişkisi benim biraz kafamı kurcalamıyor değil... Zaman içinde nereye evirilecek ben de merakla bekliyorum. :)


"O YOĞUN TEMPODA ÇALIŞIRKEN BİLE ÇOK EĞLENİYORUZ."

“Bay Yanlış” setinde vakit nasıl geçiyor?

Yoğun bir tempoda çalışıyoruz ama yönetmenimiz Deniz Yorulmazer ile ekibi ve her bir birim o kadar enerji dolu ve dinamik ki, o yoğun tempoda çalışırken bile çok eğleniyoruz. :) Ben enerjinin olmadığı yerde içime kapanan biriyim o yüzden güzel enerji benim için önemli. Şanslıyım ki böyle bir ekiple çalışıyorum…

Oyunculuktaki hedefleriniz nedir?

Oynayabildiğim kadar çok farklı karakterleri canlandırmak istiyorum, onlarla tanışıp bir yolculuğa çıkmak benim için çok keyifli. Her yeni karakter bana bambaşka hayat hikayeleri öğretiyor. Karakter hazinemi daha da genişletmek istiyorum.

Hayat verdiğiniz karakterlere hazırlanırken size yol gösteren, ışık tutan biri veya bir şey oluyor mu?

Danıştığım, fikir aldığım insanlar var ama size yol gösteren senaryodur. O sizin karakter kitapçığınız olur. Karakteri onun üzerinden yapılandırıp, dramaturji yaparsınız. Ben de öyle yapıyorum. Sonra karakter koçumla üzerinden geçiyoruz. Dışarıdan bir göz benim için önemli.


"KENDİM YAZIP YÖNETTİĞİM BİR FİLMİN HAYALİNİ KURUYORUM."

Birçok kısa metraj sinema filminde oynadınız. Bunlardan bir tanesini kendiniz yazdınız, yönettiniz. Hatta Altın Portakal’da bu film ödüle layık görüldü. Önümüzdeki zamanlarda yine böyle bir planınız var mı?

Kısa metraj film yaptığımız bir ekibimiz vardı, çok eğlendiğimiz deli hayaller kurduğumuz bir dönemdi. Sanırım hayatımın en keyifli dönemleriydi. :) Kendim yazıp yönettiğim bir uzun metraj filmin hayalini kuruyorum.
Hatta üzerinde çalıştığım, annemin hikayesinden yola çıkarak yazdığım bir hikayem var. Senaryosu ne zaman biter, ne zaman çekebilirim bilmiyorum ama bunun hayalini kurduysam bir gün mutlaka çekeceğim, biliyorum.

"BİR GÜN SUNUCULUK YAPACAĞIMDAN EMİNİM."

Bir başka röportajınızda sunuculuk yapmak istediğinizi belirtmiştiniz. Fatma Toptaş’ı sunucu olarak da görür müyüz kısa vadede?

Kısa vadede olur mu bilmem, şu an çok yoğun bir dönemdeyim. İkisini bir arada yapmak zor gibi. Yapacağım şeye vakit ayırmak, üzerinde çalışmak isterim. O da başka hayalim olduğu için, onu da bir gün yapacağımdan eminim. :) Hayal kurmak ve kurduğum hayallerin gerçekleştiği ana şahit olmak benim için çok kıymetli.

Çocukken polis olmak istediğinizi biliyoruz. “Oyuncu olmasaydım da polis olsaydım” dediğiniz anlar oluyor mu?

Yaptığım işi o kadar seviyorum ki geriye dönüp “keşke” dediğim hiçbir şey yok. :)
Mesleğin oyunculuksa, olmayacağın hiçbir meslek grubu da yok. Bir gün belki bir polis rolü gelir, ben de deneyimlemiş olurum. :)

 

"HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORSANIZ BİLE FARKINDA OLUN YETER."

Sosyal sorumluluk projelerine önem veriyorsunuz. En son destek verdiğiniz projeden bahsedebilir misiniz?

Nefes alan her canlıya, kadına, çocuğa, hayvana yapılan kötülük, şiddet, istismar, haksızlık benim gibi birçok insanın, ne acıdır ki, kırmızı çizgisi haline geldi… Elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Her zaman da bu alanlarda çalışmaya devam edeceğim.

En son criduchat sendromlu çocuklar için bir destek videosu hazırladık… Bu hastalığı ben de Zeynep’in annesi Ezgi Erdoğan Hanım’la, sosyal medya üzerinden tanışarak öğrendim. O kadar güçlü bir kadınla tanıştım ki... Kızı için kırlent yapıp satan, onun için elinden geleni yapan, canla başla çalışıp bir taraftan kızının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan ve bu hastalığı anlatıp farkındalık yaratmaya çalışan, çok güçlü bir kadın o. Bu noktada ben de elimden geldiğince destek vermeye, ona ses olmaya çalıştım. Hiçbir şey yapamıyorsanız bile farkında olun yeter. Farkındalığın, birçok negatif duyguyu ve kötülüğü ortadan kaldırdığını düşünüyorum.

Seyahat etmeyi seviyorsunuz. Favori seyahatinizden bahseder misiniz? En çok nereye seyahat etmek istersiniz?

Sırt çantamı alıp, dünyanın her yerini gezmek isterdim. Fazla fantastik ya da klişe olacak ama inanın imkânım olsa, bir dakika düşünmeden bunu yapardım. Erkek arkadaşımla Prag’a gitmiştim, büyülenerek geri döndüm. Her yeri yürüyerek gezdik ve tarihi yerleri, mekanları koklayarak dolaştım. Bir film platosunun içinde gibi hissettirdi, gerçek olamayacak kadar yaşanmış muhteşem bir atmosferi vardı. Barok ve gotik mimari dokusu olan her yer benim için gezilmeye, görülmeye değer. :)

Mersinli biri olarak hiç Mersin’e gitme imkânınız oluyor mu? Şehrin özlediğiniz yanları var mı?

Ailem hala orada yaşıyor, çalışmadığım dönemlerde sık sık ziyaretlerine gidiyorum ama çalıştığım dönemlerde gidemediğim için en çok onları özlüyorum. Mersin Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri: Bir tarafı deniz, bir tarafı dağ, doğası kokusu denizi muazzam… Tantuni ve kerebiç de özlem duyduklarım arasında. :)