İPEK TÜM OYUNCU ARKADAŞLARINA BAYILIYOR, ŞAZİYE İSE DAMADIM DA DAMADIM DERDİNDE :)
İpek Hanım merhaba. “Kıskanmak” daha başlamadan büyük bir merak uyandırmıştı, yayınlandıktan sonra da gündemden düşmedi. Sizce dizinin bu başarısının sırrı ne?
Diziyi farklı kılan temel unsurlardan biri Kıskanmak romanının günümüze uyarlanmış olması, hikayesinin gücü, karakterlerin derinliği, katmanları, içsel çatışmaları senaryoda Yılmaz Şahin’in her karakterin kendi yapısı içinde kıskanma eylemini gayet başarılı işlemiş olması, oyuncu kadrosunun gücü ve yönetmen Nadim Güç ile Ay yapım yöneticilerinin deneyiminin bir araya gelmiş olması. Sırrı ise seyircilerin farklı, kaliteli, hiçbir projeye benzemeyen başarılı oyuncu performanslarını özlemiş olması.

“Kıskanmak”a dahil olma süreciniz nasıl gelişti peki? Hikayeyle ilk tanıştığınızda sizi en çok ne etkiledi?
Yönetmenimiz Nadim Güç yıllardır çalışmak istediğim yönetmenlerden biriydi. Aynı zamanda birçok ödüllü filmin senaristi ve Ay yapım dramalar geliştirme müdürü Erdi Işık da. O süreçte menajerim Mustafa ile dört proje vardı değerlendirdiğimiz. Fakat Kıskanmak hikayesi, senaryosu ve canlandırdığım karakter Şaziye’nin renkliliği, ters köşe olması karar vermemde çok etkin olan faktörler oldu. Senaryoyu okuduğunuzda size teklif edilen rol için “Tamam bu benim” diyorsanız ve istem dışı o karakteri sesli okumaya başlamışsanız akış içinde o rol artık gerçeğe bürünmüş oluyor gerisi ise kader kısmet nasip…

Gelelim Şaziye’ye... Şaziye’nin annelik anlayışında sevgiyle kontrol arasındaki çizgi çok ince. Siz karakterinizi nasıl tanımlarsınız?
Şaziye ben merkezci bir yapıda, kendine ve konforuna düşkün bir kadın. Yani dünya hayatına dönük materyalist biri. Şekilde ve surette kalmış. Öncelikleri ise para ve statü. Kendi zaaflarının nefsinin kurbanı biri aslında ama aynı zamanda saflıkları olan herkesin zihninden geçirdiği lakin söyleyemediği cümleleri pat diye dillendiren neşe dozunu pek ayarlayamayan ayarsızlar kraliçesi gibi sefa içinde yaşamayı seven bir kadın. Aynı zamanda bir anne ama kızına da mal, mülk ve proje gözüyle bakan gerekli şefkati, alakayı kendi de bilmediği için pek gösteremeyen, parayla statüyle varlığını tamamlayacağına inanan bir karakter.
“Kıskanmak” yoğun duygularla örülü bir hikaye anlatıyor ama Şaziye karakteriyle ekrana bir mizah da geliyor. Bu dramatik atmosfer içinde siz bu mizahi dengeyi nasıl kurdunuz?
Şaziye ve İpek o kadar birbirine zıt iki karakter ki. Kadın sürekli yüksek perdeden konuşan, full enerjik, bir taraftan sahte jestler krallığının kitabını yazmış diğer taraftan patavatsızlar cumhuriyeti başkanı gibi. Bense sakin sükunet içinde yaşamayı seven dingin bir enerji yapısına sahibim. Oyunculuk tarzı olarak sete karakterin enerjisi ile girmeyi ve o süre içinde öyle kalmayı tercih eden bir tarzım vardır. O yüzden beni zorlayıcı yorucu tarafları oluyor. Az cümle hep neşeli hep yüksek hep eğlence peşinde sette Şaziye …İpek tüm oyuncu arkadaşlarına bayılıyor Şaziye ise damadım da damadım derdinde :)

OYUNCULUK BENDENİZ İÇİN BİR AŞK
Peki gelelim kariyerinizle ilgili sorulara... Uzun bir kariyer yolculuğunuz var; farklı dönemlerde, farklı kadınlara hayat verdiniz. Bugün geldiğiniz noktada, oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?
Evet 38. senem oldukça uzun. Her çalıştığım setin yaş ortalamasının bile üzerinde:) Oyunculuk bendeniz için bir aşk. Şöyle düşünün; İpek bir Mecnun... canlandırdığı her yeni karakter ise Leylası… Varoluşsal bir yetenektir oyunculuk. Ne mutlu ki bunu keşfetme imkanım oldu bu hayatta şükür.
Sektörde uzun yıllar geçirince hem oyunculuk hem de insan olarak olgunlaşıyor mu insan? Şu anki İpek Tuzcuoğlu’nun mesleğe ilk başladığı dönemdeki İpek’e söylemek isteyeceği bir şey var mı?
Canım İpek’im o kadar heyecanla, tutkuyla, aşkla yapıyorsun ki bu mesleği sakın ama sakın kimsenin yeteneğine ve özgüvenine zarar vermesine izin verme. Sen oyunculuk gücüne inan çünkü bu yaratıcının bahşettiği bir yetenektir. Disiplinle çalış çalış çalış... Biliyorum karakter oyuncusu olmak istiyorsun ki en iyilerden biri olacaksın. Ve unutma ki sen medyanın değil halkın gönlünde hep taht kuracaksın. O yüzden her zaman mütevazi, anlayışlı, hoşgörülü ol hem ekip arkadaşlarına hem sevenlerine karşı. Ve bil ki ebediyen annenin ruhu ve duası hep seninle…
Sahne ışıkları söndüğünde, set bittiğinde... İpek Tuzcuoğlu’nu en çok ne mutlu eder?
Önce hep bir şükür. Huzurla sağlıkla selametle bitirebildim işimi duygusu ve evim. Beni yolda karşılamaya başlayan apartmanın bahçesinde baktığım kedilerim ve evimdeki Sırça kedim.
Peki hayatta en çok hangi alanlarda üretmeyi seviyorsunuz? Sadece oyunculukta mı, yoksa farklı yaratıcı yönleriniz de var mı?
Oldukça fazla var. Üç yıldır YouTube kanalım var ve program içeriklerim, kitap çalışmaları, sunuculuk, oyunculuk eğitmenliği, festivaller, STK’lar, üniversitelerde jüri üyelikleri, sinema festival danışmanlığı, kendi dijital dizi içerik çalışmalarım çok fazla var diyebilirim.

Günün sonunda ruhunuzu en çok ne besler — bir kahve eşliğinde sessizlik mi, dost sohbetleri mi, yoksa müzik dinlemek mi?
Ruhumu besleyen yegâne kaynak Allah’a olan sevgim dualarım ve daim olmasını dilediğim inancımdır.
Son olarak… “Kıskanmak”ı severek izleyen izleyicilere, sizi ekranda görmekten mutlu olan hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?
Ne mutlu bana ki karşılıksız, menfaatsiz, koşulsuz sevenlerimiz var. Dilerim bana olan sevgileri her projemde daim olur. Var olsunlar.



